2 Eylül 2015 Çarşamba

Yaş Altmışbeş

Yaş altmışbeş! Neredeyse yolun sonu eder.
Yaşıtlarımız gibi sonlarındayız ömrün.
Gençliğimizde gözümüzde bulunan fer,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Göz yaşına bakmadan ansızın gider.

Şakaklarımıza çoktan kar yağdı ne mi var?
İnanın, gerçekten bizimdir bu çizgili yüz,
Ve de gözlerimizin altındaki mor halkalar.
Neden böyle hüzünlü bakar ve bakışırsınız,
Facebook'ta sizi arkadaş bildiğimiz insanlar?

Zamanla nasıl değişiyormuş insan!
Hangi resmimize baksak biz değiliz.
Nerde o günler, o şevk, zevk ve heyecan?
Bu güler yüzlü insanlar biz değiliz;
Yalandır Facebook'suz olduğumuz yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile bizlere yabancı gelir.
Hayata, Facebook'ta birlikte başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrılıyor bir bir;
Gittikçe artıyor sosyal yalnızlığımız.

İnternetin başka rengi de varmış!
Geç farkettik facebook'un boş olduğunu.
Beğenilmemek insanı boğup yakarmış!
Her internet gününün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı erdiğimiz sonbahar!
Her yazışmada yakınlaşırken uzaklaştığımız.
Ne dönüp duruyor internette bu sözler?
Nerden çıktı bu beğen? paylaşan kim?
Bu kaçıncıdır paylaştığımız hayaller?

Arkadaşlıktan çıkartılmak hepimizin başında.
Uyuduk uyanamadık mutlaka olacak.
Kimbilir ne zaman, nasıl, kaç yaşında?
Bir yorumluk saltanatımız olacak,
Taht misali o facebook'un musalla taşında.


Cahit Sıtkı Tarancı'dan Uyarlama.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder