4 Kasım 2015 Çarşamba

Barasor'dan Göç

1957 senesinin yazında  henüz beş yaşındayım. 

Başbağlar köyü öğçe mahallesinde Şakiroğlu Ahmet efendinin (yani dedem Ahmet Ayık’ın) evinin ötmesinin altında son hazırlıklar yapılıyor. İstanbuldan gelen babamın amcasının oğlu Fahri Ayık;  annemi, beni  ve kızkardeşimi İstanbula götürecek. 

Ötmenin altındaki üç katır var. Katırlardan birine kucağına aldığı iki yaşındaki kızkardeşimle birlikte annem bindiriliyor. İkinci katıra bir yorganın içine ben oturur vaziyette yerleştirildikten sonra yolculuk esnasında katırdan düşmeyeyim diye örkenle sımsıkı katıra bağlanmış vaziyette bindiriliyorum. Üçüncü katıra ise Fahri ağabeyim biniyor ve bu şekilde yolculuğumuz başlıyor.




Önce Başpınara sonra Kemaliyeye ve nihayet iki gün süren bu katır yolculuğundan sonra Bağıştaşa geliyoruz. Katır sahipleri bizi katırlardan indirdikten sonra köye gitmek üzere ayrılıyorlar. 

Bağıştaş denen bu yerde küçük bir kulübe (tren garı imiş) tam karşısında kavaklardan oluşan bir ağaçlık var. Ağaçlıkta bir de oluğundan devamlı su akan bir çeşme mevcut. Kulübe ile ağaçlık arasında bir patika yol var. Kulübenin önünde bekliyoruz. 

Fahri ağabeyim, tren gelecek biz trenle İstanbula gideceğiz diyor. Ben tren denen şeyin ne olduğunu bilmiyorum ve bir insan zannediyorum. Akşam karanlığına kadar bekliyoruz. 

Bu arada önümüzdeki yoldan  eşşeğe binmiş bir adam geçiyor ve ben hah bu tren deyip seviniyorum ama adam geçip gidiyor. Tüm gün boyunca beklediğimiz süre içinde 2-3 kişi bu şekilde geçip gidiyor. 

Sonunda hava iyice kararıyor. Sonra birden tiz bir çığlık şeklinde ses duyuyorum ve sesin geldiği tarafa dönüyorum. Ne göreyim: Koskoca açılmış parlak gözleri olan ve kafasından duman çıkan bir şeyin hızla üzerimize geldiğini görünce korkup kaçmaya başlıyorum. Fahri ağabeyim bir taraftan korkmamam gerektiğini bunun tren olduğunu buna binip İstanbula gideceğimizi söylerken bir taraftan da peşimden koşarak beni yakalıyor. Ve bizleri trene bindiriyor. Ve böylece İstanbula trenle yolculuğumuz başlıyor. 




Beş yaşında ilk defa gördüğüm ve daha önce ne olduğunu bilmediğim trenle tanışmam bu şekilde gerçekleşiyor.  Katıra bağlanmış vaziyetteki yolculuk ile trenle ilk tanışmamı barasordan göç edişin anıları olarak hiç bir zaman unutmayacağım.

Başbağlar Köyü : Erzincan Kemaliye İlçesine bağlı 5 Temmuz 1993 te 33 kişinin katledildiği köy.
Barasor: Başbağlar Köyünün yer aldığı vadinin adı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder